Aslen İstanbul’da oturduğumdan ve Trabzon’a nasıl gidilir, yolları nasıldır bilmediğimden böyle bir tartışmaya hep yabancıydım. Ne zamanki KTÜ’yü kazandım Trabzon’a geldim olanların farkına vardım. Bu denizi doldurup doldurup bir şeyler yapmalarının ne kadar feci bir şey olduğunun farkındaydım. İmkan buldukça etrafımdakilerle bunu paylaşırdım. 3. sınıfa geldik. Ulaşım dersine girdiğim ilk ders konu “Karadeniz Sahil Yolu”. Fazıl Çelik ve Şeref Oruç hocalarım bu konu hakkında sayısız yazı yazdığını öğrendim. Bir kaç tanesini buldum netten. Diğerlerini de özellikle gidip istemeyi düşünüyorum. Bunları sizlerle de paylaşmak istedim. Umarım bu konu da konuşacak bir kaç kişi burda bulabilirim.
Prof. Dr. Fazıl Çelik : “Sahilde Yapılan Dolgu Deniz Canlılarına Zarar Verdi, Karadeniz’i Bitirdi”
Samsun-Sarp Sınır Kapısı arasında 542 kilometrelik mesafede inşa edilen ve Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarından birisi olarak gösterilen Karadeniz Sahil Yolu’nun resmi açılışı yapılmış olmasına rağmen, yolla ilgili tartışmalar bitmek bilmiyor.
Samsun-Sarp Sınır Kapısı arasında 542 kilometrelik mesafede inşa edilen ve Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarından birisi olarak gösterilen Karadeniz Sahil Yolu’nun resmi açılışı yapılmış olmasına rağmen, yolla ilgili tartışmalar bitmek bilmiyor. Sahilde yapılan dolguların deniz canlılarına zarar verdiğini savunan bilim adamları, sahildeki yoğun trafik gürültüsü ve araba farlarının da balıkları tedirgin ettiğini ileri sürüyor.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik-Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Ulaştırma Anabilimdalı Başkanı Prof. Dr. Fazıl Çelik, Karadeniz Sahil Yolu nedeniyle yapılan sahil dolgularının deniz canlılarına büyük zarar verdiğini iddia etti. Çelik, ayrıca sahildeki trafik gürültüsü ile far ışıklarının da balıkları tedirgin ettiğini, yaşam alanlarından uzaklaşmalarına ve nesillerinin tükenmesine neden olduğunu savundu.
Karadeniz’in 150-200 metre kadar altının siyah hidrojen sülfür gazı ile dolu olduğunu ve burada hayat olmadığını belirten Çelik, “Karadeniz’de hayat, kıyıdadır. 20 metre derinliğe kadar olan kesimde zengin bir flora ve fauna bulunmaktadır. Balıkların, yemlenme, yumurtlama ve konaklama alanları da bu kesimdedir. Yolun deniz dolgusuyla geçilen kesimleri, böylesi zengin flora ve fauna üzerinden geçmektedir. Deniz canlılarının yaşam alanları yok edildiği gibi, ağır trafiğin gürültüsü ve far ışıkları balıkları tedirgin etmekte yaşam alanlarından uzaklaşmalarına ve nesillerinin tükenmesine sebebiyet vermektedir. Egzoz gazları ile araziye çöken ağır metal bileşikleri de gerek yüzeysel sularla ve gerekse yeraltı sularıyla denize inmekte ve denizdeki canlıların bünyelerinde birikmektedir. Bu birikim, trafik arttıkça giderek artacaktır. Yani giderek daha zehirli deniz ürünleri tüketeceğiz. Tabii, deniz ürünü bulabilirsek.” dedi.
“KIYI ÖZELLİKLERİ YOK OLDU”
Kıyıların, deniz canlıları kadar insanlar için de çok özel ve değerli mekanlar olduğuna vurgu yapan Çelik, özellikleri ve güzellikler bakımından korunması kesinkes gerekli olan dinlenme, eğlenme, gezinme, seyir, spor ve turizm alanları olduğuna işaret etti. Karadeniz kıyılarının dünyada eşi ve benzeri olmayan nadir doğa harikalarından biri olarak bilindiğini kaydeden Çelik, deniz dolgusunun Karadeniz’in eşsiz kıyı özelliklerini de yok ettiğini ileri sürdü.
Sahil bandı üzerinde karayolu inşa edilmiş olmasının bir cinayet olduğunu savunan Çelik, “Kırk yıl ayakta tutmaya çalıştığımız bu yanlıştan ders alınmayarak, kıyılarımızı ve kumsallarımızı tümüyle elden çıkaran ve Karadeniz’in kıyı özelliklerini tümüyle yok eden Bölünmüş Sahil Yolu’nun inşa edilmesi ise daha ağır bir yanlış olmuş; kambur üzerine kambur konulmuştur. Gerek kıyıya paralel olarak yapılan taş dolgu ve gerekse bu tahkimata dik olarak inşa edilen sayısız T mahmuzlar, doğal çevre ile tam bir tezat teşkil etmekte, görüntü ve estetik kirliliği oluşturmaktadır. Zira, hiçbir yapı; doğal kıyının, kumsalın, falezin nefasetine asla ulaşamaz.” diye konuştu.
“DENİZ TURİZMİ BİTTİ”
Turizm denince akla ilk gelen şeyin deniz ve kumsal olduğunu anlatan Çelik, 1960’lı yıllardan önce geniş kumsallara sahip olan Doğu Karadeniz kıyılarının, hemen hemen tümüyle kapatıldığını ve turizm potansiyelinin yok edildiğini iddia etti. Çelik, “Kaya-Deniz-Yolu’nun kayaları üzerinde turistik tesis ve turizmin olamayacağı açıktır. Çok büyük bir hazine, geri dönüşü olmayacak şekilde kapatılmıştır.” dedi.
T mahmuzların kumsal oluşturacağı iddialarının doğru olmadığını savunan Çelik, “Açıkça belirtmek gerekir ki, bu mahmuzların kum tutması, Karadeniz için ham hayalden ibarettir. Nitekim, 30 yıl önce yapılmış olan denemelerden elde edilen sonuç bir hiçtir. Çünkü, Karadeniz’in deniz özelliği buna müsait değildir. En sığ yerlerden biri olan Trabzon Beşirli semtindeki mahmuzlar bile sadece bir avuç kum toplayabilmiştir. Büyük bedeller ödeyerek, gereksiz yere yol adı altında kumsalları kapatmışız, sonra yine büyük bedellerle mahmuzlar inşa ederek, Nasrettin Hoca misali kum gelmesini bekleyip avlamaya çalışacağız.” ifadelerini kullandı. (Cihan Haber Ajansı) 23.11.2007 10:01